You are currently browsing the monthly archive for Şubat 2009.

   

 8. Hamurdan   Hayaller yarışması başladı. Bu sene yaş kategorisinde bir değişiklik yapıldı.Geçen sene  7 yaşındaki kızımızın 3. olduğu yarışmaya bu sene sadece  3 -6 yaş grubu katılacak.

   Yarışmaya katılmak son derece basit.Çocuğunuzun  yaptığı şeklin fotoğrafını çekip aşağıdaki adrese göndermeniz yeterli.İsim,soyad,yaş ve adres bilgilerini de eklemeyi unutmayın.

Son katılım tarihi  : 31 Mart

bilgi için ;

http://www.hamurdanhayaller.com/Default.aspx

Yarışmaya katılım adresi:

info@hasbro.com.tr

başarılar dilerim  .

Geçen cumartesi çocuklarımız ve kuzenleri ,İstanbul modern sanat müzesinde  ”Gölgenin  Peşinde ” temalı , çocuk etkinliğine katıldı .Eğitmenlerle  beraber , önce müze gezildi.Sonra  da atölyede, onlara verilen malzemelerle, hayal dünyalarını kullanarak ,kendi el kuklalarını tasarladılar.Sonra da gruplar halinde kukla gösterisi gerçekleştirdiler.

Mayısa kadar sürecek etkinlikler çocuklarınızın hayal dünyasını geliştirecektir elbette.

Ücretsiz olan etkinliklere ,katılmanızı tavsiye ederim.

İyi günler.

Ayrıntılı bilgi aşağıdadır.

 

GÖLGENİN PEŞİNDE

İstanbul Modern Eğitim ve Sosyal Projeler Birimi’nin, “Gölgeye Övgü” sergisine paralel olarak Eğitim Sponsoru Garanti Bankası’nın katkılarıyla çocuklara ve gençlere yönelik olarak hazırladığı “Gölgenin Peşinde” isimli program, başta gölge tiyatrosu olmak üzere, geleneksel sanat formlarından esinlenen çağdaş sanat yapıtlarını tanıma, sanatçıların kullandıkları malzeme ve teknikleri deneme olanağı sunuyor. Resimden animasyon çalışmalarına, kukla tasarımından gölge oyununa uzanan zengin bir içerikte hazırlanan, Eğitim Odası ve Genç İstanbul Modern’de gerçekleşecek programda çocuklar ve gençler, düşlerin ve masalların peşine düşüyor. Sanatçılarla, aileleriyle, arkadaşlarıyla birlikte düşlerindeki gölgeleri ve kuklaları oluşturuyorlar.

Farklı yaş gruplarına yönelik hazırlanan “Gölgenin Peşinde” adlı program, “Sanatçıyla Buluşma”, “Ailece Sanat”, “Çocuklar İçin Atölye Çalışmaları” ve “Gençler İçin Animasyon Atölyesi” başlıklı bölümleri içeriyor.

“Sanatçıyla Buluşma”da 7-14 yaş arasındaki çocuklar, Ahmet Elhan ile bir çeşit yanılsama oyunu oynuyor, Cengiz Özek ile Karagöz kuklaları yaratıyor, Nalan Yırtmaç ile gölge resimleri çiziyor ve Selen Korad Birkiye ile bir masalı dramayla yorumluyor.

“Ailece Sanat”ta 6-16 yaş grubu çocuklar ve aileleri birlikte kukla oyunu gerçekleştiriyor.

4-12 yaş grubu için düzenlenen “Çocuklar İçin Atölye Çalışmaları”nda; “Gölge Resimleri”nde çocuklar çizimleriyle masal ve resmi buluşturuyor, “Konuşan Parmaklar”da el kuklaları yaratıp, bir drama sahneliyor, “Masal Ormanı”nda küçük bir ayakkabı kutusuna sığdırdıkları masal ormanlarını istedikleri renklerle aydınlatıyor. “Minik Kahramanların Dev Gölgeleri”nde minik heykeller yaratıp, özel aydınlatmayla gölgelerini oluşturarak gölge oyunu oynuyorlar.

“Gençler İçin Animasyon Atölyesi”nde, 13-18 yaş grubu gençler için, Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi, İnteraktif Medya Tasarımı Anabilim Dalı öğretim görevlilerinin bölüm öğrencileriyle birlikte yürüteceği üç farklı animasyon atölyesi düzenleniyor. “Stop motion – Cut-out”, “Dijital animasyon” ve “Çizgi animasyon, Flipbook” başlıklı bu atölyelere katılanlar, çeşitli nesnelerden, kendi fotoğraflarından ya da çizimlerinden yola çıkarak animasyonlar üretiyor ve temel dijital animasyon tekniklerini kullanarak bilgisayar ortamında kurgularını yaratıyor. Gençler, ürettikleri animasyonları 25 Nisan’da saat 14.00’te İstanbul Modern Sinema’da düzenlenen “Genç Animatörler” gösteriminde sunacak.

Bilgi ve rezervasyon için: 0 212 334 73 4

Etkinlik programı için:

http://www.istanbulmodern.org/download_files/egitimtakvimi.pdf

adres:Meclis-i Mebusan Cad. Liman İşletmeleri
Sahası Antrepo No:4 Karaköy

       dsc03334

  Yarıyıl tatilinde eşimle birlikte İspanya ‘ya gittik.Gezi noktalarımız  Sevilla-cordoba-granada-madrid  idi. Yani Madrid’i saymazsak Endülüs topraklarını gezmeye gittik.Oradaki müslüman kardeşlerimizle (müslümanlaşan İspanyollarla )  görüştük.Bu açıdan gezi ,bizim için çok verimli oldu.

      Küçüklüğümden beri merak ettiğim,tarihini okuduğum Endülüs diyarlarını görmeyi hep hayal ediyordum.Bunun gerçekleşmesi beni adeta bulutların arasında hissettirdi.Bunun  için çok şükrettim gerçekten…

    dsc034271

Gezi grubumuz oldukça uyumluydu.Özellikle otobüs yolculuğumuz sırasında  ,üniversite profösörü  bir hocamızın konuşmaları ve tavsiyeleri  bizim için oldukça bilgilendiriciydi. Of’lu iki hocamızın konuşmaları  da gezimizi renkli kıldı.(hatta bazen öyle konuşmalar yaptılar ki sanki kendimi umre yapıyormuş gibi hissettim . :).Çünkü genelde hocalar umre’de ya da hac da otobüsle giderken  konuşurlar.Ara ara da ,hocalarla, profösörün esprileri de bizi gülmekten öldürdü.

Bir de rehberimizden bahsetmek istiyorum.Kadir Bey… Sanırım başka bir rehber olsaydı bu kadar bilgilenemezdik İspanya hakkında.İspanya’nın sadece tarihi değil,aynı zamanda kültürü,siyaseti ,yemekleri,mekanları hakkında bizi o kadar aydınlattı ki ,sanki İspanya hakkında hiç bir ayrıntı kalmamış gibiydi bizim için. Bu sebeple eğer İspanya’ya ya da ispanyolca,arapça ,kürtçe konuşulan bir ülkeye gitmek isterseniz mutlaka Kadir Bey’i seçin derim.

 

dsc03308

İlk durağımız Sevilla(seviyya diye okuyunuz) idi. Bu şehir mimari yapısıyla ,şehir düzeniyle insanı etkiliyor.Expo fuarıyla birlikte sevilla inanılmaz gelişmiş.Zaten standlarıyla bunu çok rahat anlayabiliyorsunuz.Zamanında bir çok ülke buraya stand yapmış .Stand derken bildiğimiz fuar standları değil,her ülkeyi temsil eden mimari yapılardan bahsediyorum.Hemen hemen çoğu, yan yanalar.Bu şekilde göze çok hoş gözükmekte.Sevilla’da gines rekorlar kitabına giren dünyanın en uzun tek parça köprüsünü de görmelisiniz.  Evlerin çoğu beyaz boyalı.Çevre düzenlemesi çok iyi,yerlerde bir gram çöp göremezsiniz.Aklıma gelmişken söyleyeyim.Yolda giderken gözlemledim,Trafikte araçlar giderken yayalara karşı son derece nazikler,kesinlikle durup geçmenizi bekliyorlar.Sanırım ülkemizdeki insanların örnek alması lazım.Daha geçen gün arabamla giderken bir yayaya yer verdiğim için arkamdaki adam buna dayanamadı.Hemen kornaya bastı.

Neyse devam edelim.Sevilla nın merkezindeki katedrali görmeye gittik.Bu katedral aslında bir camiymiş.Depremle yıkılmış sadece minaresi ve kapısı kalmış.Daha sonra İspanyollar burayı katedrale çevirmişler.Minaresinin üstüne de çan eklemişler.Zaten minaresine bakınca islami mimariyi hemen farkediyorsunuz.Rehberimizle beraber içeri girdik.Minareye çıktık.Buradan sevilla muhteşem gözüküyordu.

Her yerde turunç ağaçlarını görüyorsunuz.Aynı bizim Akdeniz Bölgesi gibi ama daha düzenli .Biliyorsunuz Bu ağaçları Endülüslü Araplar ekmiş İspanya topraklarına.

Sevilla’da iki gün kaldık.Otelimiz Vertice son derece temizdi.Şirketimize teşekkür etmek gerekir.

Rehberimiz bizi  kağıt külahta balık yemeye götürdü.Bir baba-kızın işlettiği bu küçük dükkanda yediğimiz lezzetli balığın haricinde biber salatası müthişti.Daha sonra serbest zamanda biraz alışveriş yaptık.Sonra da gruptan ayrı olarak ,arkadaşlarla Alcazar’ı görmeye gittik.

  Alcazar ;zamanında, Endülüs araplarına hayran olan İspanya kralının Granada’dan çağırdığı arap ustalara yaptırdığı,Elhamra Sarayı’nın bir benzeri.(çok güzel ama Elhamra kadar değil)

 İşlemeler harika.Enteresan olanı bir hristiyan kralınınn yaptırdığı bu sarayın bir çok yerinde büyük ihtimalle  ayet olan arapça yazılar bulunması.Avlular son derece büyüleyici.Bahçesi çok güzeldi.Tavus kuşlarının kanatlarını açmasını istedik ama olmadı 🙂

Bebek odasındaki işlemelerde iki bebek suratının olduğunu öğrendik.Bulamadık.İnat ettik.Alman rehbere ingilizce olarak sorduk.O da bulamadı.grubuna sordu.Küçük bir kız küçücük iki yüzü bulunca çok sevindi.Acaba işlemelerin güzelliğine dikkat çekmek için mi  böyle  minicik diye düşündüm.Çünkü tam önümüzde iki suratı göremedik.

Alcazar’ı görmek uzun sürüyor.1.5 -2 saatimiz burada geçti.Sonra çıkışta  hayatımda görmediğim kadar yağmur yağdı.Otobüse giderken (uzaktaydı biraz) samimi söylüyorum  ,botum olduğu halde bileğime kadar suyun içinde gibiydim.(yeni bir ayakkabı almak zorunda kaldım. 🙂 ) Ama yine de hoş bir anı olarak kaldı.  🙂

Sevilla’dan  sonraki durağımız Cordoba’ydı.Burada Kutuba camini gezdik.Cami şu an Endülüs’ten kalan tek cami.Tabi ortasına kilise yapılmış ama İslami mimariyi daha camiye ilk girişte farkediyorsunuz.Hemen hemen her yerde ” ve la galibe illallah” yazıyor.Sütünlar çok güzli.Bir fotodan bildiğim kadarıyla Kudüsteki camiye benziyor bu sutünler.Fakat iki kemerli bu sütun ,caminin daha sağlam olması için.Ama ayrı bir güzellik katmış camiye.Biz ordayken mihrap(caminin en güzel yerlerinden biri) tadilattaydı.O yüzden karanlıktı.Fotoların flaşıyla biraz  görebildik.Harika gözüküyordu.Bir de camide dünyanın sadece iki yerinde olan iki sutun vardı.Onları da gördük.Sonra çıkışta bahçede foto çekip ,biraz sokakları dolaştık.Biz camiyi gezerken Gruptan iki kişe de Rager Garaudy’nin eşi Selma annemizi ziyaret etti.Ben de gitmek istiyordumAma eş zamanlı yapıldığı için ziyarete gidemedim.İnşallah bi daha ki sefere 🙂

Cordoba’nın ara sokaklarında müslüman ,yahudi mahallelerini gezdik.Saksılar ,evlere çok hoş bir  güzellik katıyordu .Evlerin avluları da çok güzel görünüyordu.

Düşündüğümün aksine İspanyollar Endülüs ‘lü bilim adamlarına sahip çıkıyorlar.Cordoba da birkaçının heykelini gördük.Bazı alimler için müze de yapmışlar.Gerçi rehberin söylediğine göre okullarda Tarih işlerken endülüs kısmına yok sayıyorlarmış.Ama sanırım mimarisini ve bilim adamlarını es geçmemişler.

Cordoba’daki son yarım saatte biraz alışveriş yaptık.El işi porselenleri,yelpazeleri,deri eşyaları çok ünlü İspanya’nın .Bir de Zeytinyağı.

Sonraki durağımız Granada oldu.Elhanmra Sarayı’nın olduğı Elhamra.Elhamra olmasa buranın hiç bir özelliği yok dedi rehberimiz .Gerçektende öyle.Gelenlerin çoğu sarayı görmek için geliyormuş.

Elhamraya girmek için önceden rezervasyon yapılmalı.Saate uymazsanız içeri giremezsiniz.Çok şükür vaktinde yetiştik.Sonunda Elhamra’nın içindeyiz.

İslami yapılar  genelde içerden dışardan olduğundan daha görkemlidir.Gerçi saray bizce dışardan da güzel gözüküyor.Bura da rehberimiz Hristiyan gençlerin kiliselerin neden karanlık olduğunu sorguladıkarından bahsetti.Bunu duyan rahiplerin çok kızdığını çünkü önemli olanın kişinin Allah’a yakın olması olduğunu anlattı bize.Müslüman yapılarda  da tam tersi var.Yani  dışardan şatafat yok,içerde ise aydınlık ve zarif süslemeler  var.

dsc03373

Sonunda Elhamra’dayız.Ancak rüyalarımda göreceğimi zannettiğim bu saray yazılarak  anlaşılamaz.Ancak gidip görülmesi gerekir.Zaten insan bazı yerleri  anlatamaz.Aynı Mekke ve Medine gibi…

     Elhamra Sarayında girdiğimiz ilk odada zeminin ortasının korunduğunu gördük.Burasının tadilatını yapan ustalar,duvardan çıkan bazı parçaları zeminin ortasına yerleştirmiş .daha sonra hata yaptıklarını anlamışlar.Çünkü bazı karelerde Allah lafzının geçtiğini görmüşler.Hemen koruma altına almışlar.

Sarayı geziyoruz.Hemen Alcazar’la karşılaştırıyorum.Alcazarda güzel ama Elhamra’nın  küçük bir örneği gibi.İşlemeler muhteşem.Avlular bir o kadar zarif.

Bazı yerlerinden Granada’nın manzarasını görüyorsunuz.Büyüleniyorsunuz adeta.

Saray beklediğim gibi,muhteşem.Saatlerce gezebilirim.İşlemelerinin inceliği beni çok etkiledi.

Saraydan sonra otelimize yerleşiyoruz.Ertesi gün Cuma .Burada İspanya da halka açık tek camide müslüman kardeşlerimizle buluşuyoruz.Cami arap mimarisi tarzında.cuma hutbesinden sonra yemek yiyoruz.Sonra da granada’dan ayrılıyoruz.

Yazmayı unuttum.Granada’da cuma sabahı ,kızlarla otobüse binip ,Bilim merkezine gittik..Amaç buradaki Endülüs bölümünü gezmek.Büyük Endülüs düşünürlerinin,bilim adamlarının eserlerinin bir bölümünü görmeyi istiyoruz.Ama ne yazık ki o bölüm tadilatta.Üzüldük ama hazır gelmişken diğer bölümleri görelim dedik..Ve medikal bölümüyle ,Antartika bölümünü gezdik.Acayip eğlendik. Adamlar süper yapmış merkezi.Kesinlikle böyle bir yerin olmasını isterim ülkemde.Geçen gün Sişli belediyesinin bilim merkezine gittim.Çok yetersiz buldum.Daha iyi olabilirdi bence.

Neyse bilim merkezinden sonra ipek çarşısına gittik.Orada biraz dolaştıktan sonra da yukarıda anlattığım camiye yürüyerek gittik.

Granada’dan ayrıldık.Son durağımız Madrid.Madrid’te 3 saat turistik tur yaptıktan sonra havaalanına gittik.Gezimiz benim için oldukça güzeldi.Ufkum açıldı diyebilirim.Gezmek insanın kültürünü arttırıyor gerçekten.Bir daha buraya gelirsem çocuklarımı da getirmek isterim.

Sanırım hayatımın en uzun blog yazısı oldu :).Ama bu tür geziler için buna değer bence.Daha önce gidenleriniz varsa ekleme yapabilir.

İyi günler….

kategoriler